PANORAMA DERGİSİ - HABER ÇALIŞMASI

Ekim 2020
"
“Güneş bir iyilik yatırımıdır” diyerek önemle bu konunun altını çiziyoruz. Her fırsatta söylüyorum; güneşe yatırım yapan bir değil, birçok iyilik yapmış demektir. Güneşe yatırım çevreye iyilik, cari açığa iyilik, enerji bağımsızlığına iyiliktir.
"

1-Son iki yılda dünya ekonomisinde görülen yavaşlama, enerji sektörünü nasıl etkiledi? (Hem tüketim hem de yeni kapasite açısından)

 

Bütün sektörlerin etkilendiği gelişmelerin elbette güneş enerjisi sektörüne yansımaları oluyor. Hatta ilk etkilenen sektörlerden biri enerji oluyor. Çünkü üretimde, sanayide yaşanan yavaşlama doğrudan elektrik tüketimini etkiliyor. Her şeye rağmen Türkiye’de yenilenebilir enerjiye olan yatırımların artması, girişimcilerimizin azmi ve çabası ile yenilenebilir enerji sektörü büyümesini sürdürdü. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) "2019 Yılı Elektrik Piyasası Gelişim Raporu"na göre yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam kurulu güçteki payı, 2019'da yüzde 45.2’ye yükseldi. Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam lisanslı elektrik üretimi içerisindeki payı da 2018'de yüzde 30,7 iken 2019'da yüzde 42,1'e çıktı.  Lisanssız kurulu güç ise 6 bin 309 megavata yükseldi. Bunun yüzde 92.3’ünü de güneş enerjisine dayalı santraller oluşturdu. Bu arada biliyorsunuz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Fatih Dönmez, "24 Mayıs günü elektrik üretimimizin yüzde 90'ını yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elde ederek günlük üretimde yeni bir rekora daha imza atıldığını” açıkladı. Bunlar çok önemli gelişmeler. Ekonomik konjonktüre, tüm dünyayı etkileyen pandemiye rağmen yenilebilir enerjide Türkiye emin adımlarla ilerliyor. Elbette daha gidilecek çok yol var ama oyunun kuralları artık değişti. Başta güneş olmak üzere yenilenebilir enerji sektörü yoluna devam edecektir. 

 

Yaşanan tüm olumsuzluklara karşın, geleceğe umutla bakıyor ve bütün yenilenebilir enerji kaynaklarının birbirini tamamladığını ve maksimum fayda için bir arada kullanımının mümkün olduğunu düşünüyoruz. Bir güneş yatırımcısı olarak kendi sektörüm açısından şunu söyleyebilirim; güneş enerjisi enerji bağımsızlığından yerli kaynakların değerlendirilmesine, ithalattan cari açığın düşmesine, yarattığı istihdam olanaklarından çevre kirliliğine kadar pek çok olumlu yansıması olan bir sektör. Bu arada COVID-19 pandemisi sürecinde de çevre ve yeşil enerjinin önemi çok daha net bir şekilde anlaşıldı. Öğrendik ki; koronavirüsle ilgili en önemli sorun bağışıklık sistemi. Bu da çevresel faktörleri ve yeşil enerjiyi öne çıkarıyor. Gelinen nokta şu ki; yeşil enerji artık bir alternatif değil, zorunluluk.

 

2-Ekonomik yavaşlamanın üzerine gelen pandeminin genelde enerji sektörünün tamamı, özelde sizin sektörünüze nasıl bir etki yaptı?

 

Elbette tüm dünyanın sağlık için teyakkuza geçtiği virüs salgını, tüm ekonomileri olduğu gibi enerji sektörünü de etkisi altına aldı. Diğer tüm sektörler gibi güneş enerjisi sektöründe de öngörülmeyen bir şekilde yavaşlama yaşandı. Bu dönemde güneş enerjisi sektöründe de planlanan bazı yatırımlar ertelenmek zorunda kaldı. Gelişme olan bir sektör olarak güneş enerjisinde, yapılacak yasal düzenlemeler ile bu durumun aşılacağına inanıyoruz. Bu noktada şunu da belirtmeliyiz ki; Çin’den başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını yerli ve milli enerjinin her açıdan ne kadar büyük bir önem taşıdığını gösterdi. Bu doğrultuda YEKDEM’de süre uzatılmasına gidilmesi, Mini YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları) ihalelerinin başlaması ve iptal edilen YEKA-2 ihalesinin yapılması gibi bazı uygulamaların güneş enerji sektörünün gelişimi açısından taşıdığı önemi hatırlatmak isterim. Biliyorsunuz Türkiye’de güneş enerjisi sektörü sadece 5 yıllık mazisi olmasına karşın çok hızlı bir gelişim gösterdi. Türkiye’de geçmişi ancak 2014 yılına kadar uzanan güneş enerjisi sektörü, 40 MW kurulu güç ile başlayan yatırımlarını artırarak büyümesini sürdürüyor. Türkiye 2020 itibariyle güneşte 6 bin MW’lik kapasiteyi aştı ve sadece son 3 yıllık dönemde kurulu güç yüzde 70’lerin üzerinde artış gösterdi. Yakalanan bu ivmenin sürdürülmesi ülkemizin ekonomisi ve gelişimi için en önemli faktörlerden biri. 

 

Güneş bir iyilik yatırımıdır” diyerek önemle bu konunun altını çiziyoruz. Her fırsatta söylüyorum; güneşe yatırım yapan bir değil, birçok iyilik yapmış demektir. Güneşe yatırım çevreye iyilik, cari açığa iyilik, enerji bağımsızlığına iyiliktir. Kaynağı sürekli olan bir enerji çeşidi olması açısından güneş enerjisi, Türkiye gibi yerli ve yenilenebilir enerjideki payını artırmak isteyen bir ülke için son derece önemlidir.  Örneğin; Ekim ayında yapılacağı açıklanan mini YEKA ihaleleri güneş enerjisi sektörünü canlandırırken, ekonomimize de önemli kazanımlar sağlayacak. Kapasitesi 10 ile 50 megavat arasında değişen toplam 1.000 megavatlık mini YEKA ihalelerinin ardından inşa edilecek santraller Türkiye'nin enerji ithalatını yılda yaklaşık 1 milyar lira azaltacak. Bu santrallerin 30 yıl işletilmesi halinde 30 milyar lira Türkiye'nin cebinde kalacak.

 

Bu vesileyle şunu hatırlamalıyız ki; güneş enerjisi konusunda çok şanslı bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye bu büyük potansiyelinin farkına vararak, gökyüzünü görebildiği her yerde, tarım yapılmayan arazilerini, fabrika, mesken, şirket çatılarını ekonomisine dahil ederek kendi güneşinden enerjisini üretmeli. Yerli ve yenilenebilir enerjinin önü açılmalıdır. 

 

3-Bu dönemde yenilenebilir enerji sektörünün oyuncuları, hükümetten YEKDEM süresinin uzatılması konusunda talepte bulundu. Bu talebinize yanıt alabildiniz mi, Ankara ile yaptığınız görüşmelerde nasıl bir süreç yaşanıyor?

 

Evet dediğiniz gibi, güneş enerjisi sektöründe faaliyet gösteren 3 dernek olarak online bir basın toplantısı yaparak, COVID- 19 salgınının olumsuz etkileri nedeniyle 700 milyon dolarlık yatırımın riske girmemesi için YEKDEM’in en az 8 ay uzatılmasını talep ettik. Bu yıl sonu itibariyle sona erecek olan YEKDEM mekanizmasının uzatılmaması durumunda, Türkiye'de yaklaşık 700 milyon dolarlık santral yatırımı riske girecek. Bu yatırımların ortak özellikleri, finansmanlarının yapılmış olması. Ayrıca, yaklaşık 300 megavat lisanslı, 400 megavat seviyesinde de lisanssız güneş enerjisi kapasitesi söz konusu. Güneş enerjisi yatırımlarının riske girmemesi için YEKDEM'de ek süre talep ediyoruz. Bu çerçevede, ilgili kamu kuruluşlarına başvuruda bulunduk. Bu talebimizin değerlendirilmesini bekliyoruz. Çünkü YEKDEM başarı ile uygulanmış en iyi mekanizmalardan birisi. Ortada bir havuz var, herkes ürettiği elektriği buraya veriyor ve oradan elektrik alıyor. Bugün için daha pahalı gibi görünen bazı kaynaklara hidroelektrik, rüzgara, biyokütle, biyogaz güneşe bir destek veriliyor. YEKDEM ülkemizde çok ciddi bir yeşil enerji kapasitesi oluşturdu. Bunu teşvik değil, sektörleri destekleyen garanti mekanizması olarak görmeliyiz.

 

4-Yenilenebilir enerji yatırımcıları YEKDEM’in uzatılmasını isterken sanayiciler ise YEKDEM nedeniyle elektrik maliyetlerinin artmasından şikayet ediyor. Bu ikilem nasıl çözülmeli?

 

Burada düzeltilmesi gereken bir yanlış bilgi var diye düşünüyorum. Kısa bir süre önce yenilenebilir enerji sektörünü temsil eden 8 dernek bir araya geldik ve YEKDEM tarifesinin yüksek maliyetlerinin sanayiciye yük olduğu yönündeki bilgi kirliliğini düzeltmek amacıyla ortak bir bildiri yayımladık. Yaptığımız çalışmaya göre; eğer YEKDEM mekanizması olmasaydı, 2019 yılında elektrik üretiminde yüzde 60’lara varan payları ile yenilenebilir santrallerimiz olmayacaktı. Şunu bilmeliyiz ki; “YEKDEM kesinlikle bir maliyet unsuru değil. Bugün ülkemiz için Keban Barajı neredeyse bedava elektrik üretip sisteme verebiliyorsa, yarın GES’ler de öyle olacak. 2023’e kadar 9 bin MW’lık tesisisin destek süreci doluyor. Önümüzdeki yıllarda destek mekanizmasından çıkan santral sayımız daha da artacak. Bundan sonra, her yıl YEKDEM mekanizmasından çıkacak santral sayısı artacak ve piyasaya sadece bakım, onarım maliyetleri ile çok daha ucuza enerji verilebilecek. YEKDEM, ülkemiz için çok faydalı bir mekanizma oldu. Dolayısıyla Türkiye’de yeşil enerjinin ne kadar büyük, ne kadar uygun fiyatlı elektrik sağlayacağının artık görülmesi gerekir.”

 

5-Kısa vadede (bu yıl sonuna kadar) ve uzun vadede sektörünüzün ulaşacağı kapasite hakkındaki öngörülerinizi paylaşabilir misiniz? Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedefine ulaşması için atılması gereken adımlar nelerdir?

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın her yıl 1.000 MW, 10 yılda ise toplam 10 bin MW’lık kurulu güç hedefi bulunuyor. Sektörümüz altyapısıyla ve deneyimiyle buna hazır, biz bu hedefi yakalayabiliriz. Güneş enerjisi sektörünün 2020 yılı içerisinde 1.500 MW GES kurulum hedefine ulaşılacağı tahmin ediliyor. Artan elektrik fiyatları, azalan GES yatırım maliyetleri ve teknolojideki gelişmeler başta çatı uygulamaları olmak üzere GES kurulumlarının her alanda artarak devam edeceğini çok net bir şekilde gösteriyor. Yenilenebilir enerjinin öneminin giderek daha net anlaşıldığı günümüzde, sektör ve kamu otoriteleri arasında var olan uyumun ve bilgi paylaşımının hedeflere ulaşılmasında önemli bir etken olduğunu düşünüyoruz.

Copyright © 2020 | Smart Güneş Teknolojileri - Tüm hakları saklıdır.
Data1